Kayıtlar

Mayıs, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Nazire

Benim memleketimin verimli toprakları vardı  Erik, kayısı olurdu; yeri yoktu kamışın Yaz erken gelir, güneş martta doğardı Ondandır her açan çiçeği bahar sanışım Benim memleketimin dağ zeytinleri olurdu, harap Onları aşılar da meyve alırdı halkım Bir şehir goncasına düştük de Ya Rab Nasıl da dağıldık salkım salkım  Benim memleketimin çileli yolları vardı, hem dar Ama herkes aynı yolu yürürdü, yoktu kestirmesi Burda yollar çatallanmıș arkadaş, kılamazsın karar Neresidir ihanet sokağı ve nerede sevgi caddesi  Benim memleketimde bütün çiçekleri sularlardı Ne kaktüsün dışlandığını gördüm, ne lalenin kayırıldığını Kaktüs de çiçek açar, yeter ki sula derlerdi  Umudumu kestim ben, görünce hayallerimin devrildiğini  Benim memleketimde hikayeler anlatılırdı, mutlu biten Sonunda hep iyiler kazanırdı  Ama bu öyle değil, söylüyorum varsa beni işiten  Bu hikaye yarım kaldı, yarım kaldı... 

Elvefa

     Merhaba.      Okul hayatımın öğrencilik sayfasını kapatmaya sayılı günler kala kaleme alındı bu yazı. Haliyle de bir hayli karmaşık ama yine de bir parça hüzünden yana duygular gizlendi satır aralarına. İnsan bazı anlarda zamanı durdurmak ister. İçinde bulunduğu zaman dilimini sonsuzluğa yaymak. Çünkü onlar mutludurlar. Ama bazı insanlar da vardır ki zamanı geriye almak isterler, işte bunlar da pişmanlık ve özlem doludur. Duygu dünyamdaki bu hengâme arasında en ağır basanı vefa oldu ve özlemle yâd edeceğimi bildiğim bu on altı yılın hatrına bana da söz hakkı doğduğuna inanarak düşünce süzgecinden geçirmek istedim geçmişi.      Okul deyince oyun oynadığım günler geliyor ilk olarak aklıma. Futbolu demiyorum ama. Çünkü futbol emperyalizm gibi örttü üstünü benim dünyamdaki bütün oyunlarımın. Körebenin, saklambacın, birdirbirin...      Okul deyince her gün yanaklarımızı okşayan sabah rüzgarı geliyor aklıma. O tatlılığı soğukluğunun önüne geçmiş, bir parça irkiltip insanın uykusun